Ekonomik ve siyasi krizlerin gündelik yasamin her alaninda hissedildigi, belirsizlik ve gerilimlerle dolu bir zaman... Daglarin, ovalarin, karlarin arasinda tüm tekinsizligiyle insanin üzerine çöken bir mekan... Sinirlari, kaygilari, kabullenilmis yalnizligi ve kafasinda yanitlanmamis sorulariyla son derece "normal" bir adam...Güvensizligin kol gezdigi, seni koruyana bile güvenmemenin sikica tembih edildigi, gitmesek de, orada, uzakta var olan bir köyde, milli idealleri de yoksa eger, bir astegmen ögretmenin seçenekleri nelerdir? Korkunun kar sogugu gibi kestigi gecelerde, el tetikte kulak kiriste her an biri tarafindan öldürülmeyi beklemek mi? Sakil pop sarkilarla dil ögretmeye çalismak mi? Her biri geri dönmek için gün sayan meslektaslariyla taslari "güvenlik kalkmadan" yola düsme telasiyla dizerek oyun oynamak mi? Yalnizca issiz kalmamak için ögretmen olan Cihan, her seye ragmen köklerine tutunmayi basarmis Ermeni ailelerin de yasadigi bir korucu köyünde, zamanin bile öldürmekle nitelendigi bir cografyada sasiracak, umutsuzluga kapilacak, korkacak, öfkelenecek, kaniksayacak... Yine de teklifsizce içine atildigi bu mecburi hizmet girdabinda kendini bulmayi basarabilecek mi?"Tek basina çaresizce ölümü bekliyordum, su an bundan öte bir gerçeklik yoktu. Devlet beni bayrak diregi olarak köye dikmisti."(Tanitim Bülteninden)