Bu kitap, bir gazetecinin, kendi kösesinden son birkaç yilda memlekette yasananlara tanikligi aslinda. Hayatin bir “Brezilya dizisi“ gibi yasandigi memlekette, memleketin degisik hallerine bir köseden tutulan ayna... “Ekonomi tikirinda ama bir tek hükümet farkinda“diyen tanikliklari bulacaksiniz kitapta. Magandalarini memleketin, bisküviyi yasaklayan hapishanelerini, zinaya olan tutkumuzu, ölülerinin ruhuna “tik“layan vatandaslarimizi, babalari, ögretmenleri, bir türlü usta olamayan eczaci kalfalarini, hastane acillerini ve hayatin anlamini kesfetmek üzere bisikletle dünyayi dolasan adamlari bulacaksiniz, öykü sicakliginda yazilmis yazilarda. AKP’yi, AB’yi, solu, 12 Eylül’ü falan sorgulayacak, “yasamak insan sicakligini aramaktir“ deyip yollara düseceksiniz ambulanstan bozma bir kamyonetin içinde. Unutturulmak istenenlere direneceksiniz... Daragacindaki fidanlari, DAL’daki portakallari, Madimaklari animsayacaksiniz yeniden. En yorgun ve bikkin halinizde, bir parça elmayi, sevgilinizin etini dislercesine incitmekten korkarak koparip gözleriniz kapali, damaklariniz arasinda sikarak, hayatin o müthis lezzetini yakalayacak ve bu büyük sirri ögrettigi için hapishanelerini bile seveceksiniz memleketin! “Ambarda dari gibi / Kovanda ari gibi / Koynunda memeleri / Mercedes fari gibi“ diye baslayip giden türkülerle Karadeniz yaylalarini dolasacak, “kalemi ortadan kit diye bölüp paylasan“ saf dostluklara eslik edecek, “Yok, bir nostalji degil bunlar“ deyip gelecekten umutlanacaksiniz... Kitap, bir yolculuga davet ediyor sizi. “Memleketin Halleri“ne dogru, bazen hüzünleneceginiz, bazen kizip bagiracaginiz, bazen tebessüm edip, bazen kahkahalar atacaginiz bir yolculuga... (Tanitim Yazisindan)