Labirent, derin kuyularda merdivensiz birakilmis, kanatsizligin gögünde uçmaya zorlanmis Aylin'in dünyasidir. Aylin'in bu dünyasina taniklik etmek, huzursuz edici, can sikicidir; mumdan gemilerle atesler okyanusunu geçmek gibidir Aylin'in yasami. Semra Kandemir'in ikinci romani olan Labirent'te, Aylin daha çocuklugundan itibaren basta babasi olmak üzere, hep sevdigi erkeklerin labirentsi dünyasina kapatilmistir adeta.
Aylin'in örselemis ruhu, sevdiklerinin aklinin insaniligini tartisma konusu yapmaktadir. Aylin'in düsleri, tutkusu ve bedeni sevdiklerinin korkulariyla zincirlenmis gibidir. Sevginin sorgulandigi romanda, Aylin, umuda tünemis, bir labirentte çirpinan ömrünün kül harmanina dönüsümünü seyretmektedir. Erkek aklinin mimarisi ve estetigiyle biçimlenmis olan bu labirentin siddetiyle aciyan bedeni, agriyan akli ve uguldayan ruhuyla Aylin'in yasamina taniklik ettikçe, okudukça, sizin de sesiniz çakillanacak…