“Yunus, uzun yolculuklardan sonra seyhinin kapisina dönmüs... Görünmeye yüzü yok... Tapduk’un sabah namazi için geçecegi yola uzanmis. Tapduk esikte ayagina takilanin kim oldugunu sorunca Ana Baci’dan “Yunus...“ cevabini almis; Tapduk Emre “Bizim Yunus mu?“ dedigi zaman sevincinden dünyalar Yunus’un olmus.
Ey büyük Yunus, ey yarinlarin Yunus’u:
Bugün burada çevrendeyiz. Belki günde bes vakit geçtigin yoldayiz. Tapduk’un yerinde sen varsin, senin yerinde biz.
Bu toplananlarin kimler oldugunu merak edip sorarsan elbet biri çikip “Ahmet, Mehmet, Ârif“ diyecektir.
Bizim Ahmet mi, bizim Mehmet mi?.. dersen ne mutlu bize! Hele “Bizim Ârif mi?“ deyiverirsen ne mutlu bana!..“