Türkiye’nin çokpartili hayata adim attigi 1945-1950 döneminde "açilip saçilan", sadece politika degildi. Cumhuriyetin kurulus sürecinin, Tek Parti döneminin ve Ikinci Dünya Savasi’nin endiseli günlerinin biriktirdigi basinç azaldi, gündelik hayatta, toplumsal iliskilerde bir canlanma yasandi. Dünya biraz daha yakina geldi, "mevzular" çesitlendi, popüler kültür olanca cazibesiyle serpilmeye basladi. Levent Cantek, tutkularla endiselerin birlikte boy attigi bu "uyanis" dönemini, "Cumhuriyetin Bülug Çagi" olarak tanimliyor. Popüler kültür üzerine incelemelerindeki ustaligini bildigimiz Cantek, basina yansiyan tartismalar üzerinden, bülug çaginin aydinlar ve "kanaat önderleri" arasinda yol açtigi hararetli tartismalari ele aliyor bu kitabinda. Esas olarak, hayat tarzi ve ahlaka iliskin tartismalar bunlar. Ve eninde sonunda, "asiri modernlesme"den duyulan derin kaygiya dayanan tartismalar... Zamane gençligine, "bobstile" züppelige, sosyetik hallere bakip çatilan kaslar... Sinemanin eglence mi terbiye müessesesi mi olduguna dair, bilhassa Türkçe sözlü-sarkili Misir filmleriyle kizisan münakasalar... Radyoda alaturka çalinmasi meselesiyle alevlenen, "yoz" ve "öz" müzikle ilgili çekismeler... Cinayet haberleri vesilesiyle, suça ve onun sunumuna dair endiseler... Tasralilarin kamusal alanda görünür hale gelmesinin uyandirdigi tepkiler... ve "asiri modernlik" endisesinin sahikasi olarak komünist öcüsü... 19/20. yüzyil dönümünde dogmus aydinlarin, vesayetçi ve velayetçi tavirlariyla oynadiklari "denetleyici kusak" rolü üzerinde de çok duruyor Levent Cantek. Cumhuriyetin Bülug Çagi, 1945-50 döneminin o müstesna canliligina isik tutmakla kalmiyor; Türkiye toplumunun bülug çagindan çikip resit olmaktaki "engellerine" dair tartismalar düsünülürse, zamanelikle, asrilikle bas etmede her kusagin karsilastigi sorunlara da ayna tutuyor.